18 Ocak 2010 Pazartesi

Ve oyun başlıyor....




Hep aynı his. Şöyle tariflenebilir, kocaman bir inşaat alanı. Bomboş. Temel atılacak, harçlar karılacak, bir takım sütunlar direkler falan dikilecek, katlar çıkılacak, kapılar, pencereler seçilecek, takılacak, hem işlevsel olacak hem zarif, herşey. Hem samimi, hem etkileyici. Herkes çok çalışacak, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelecek ama illa ki bitmesi gerekecek. Kabası bitince inceye geçilecek, içerisi ferah ve güneşli olsun diye tatlı renkler seçilecek, boya badana... Mutfak dolapları, banyo takımı falan seçilip yerleştirilecek. Ve bütün bunlar olurken ortalık nasıl korkunç bir karışıklık içinde olacak... Sonra ama bir şekilde pırıl pırıl bir yapı olup bitecek. O dağınıklık nasıl oldu da buna döndü anlamadan olup bitecek... Ama öncesi delice yorucu; hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir dağınıklık hali...

Her seferinde gözümün önüne gelen yine belirdi. Dünya kadar iş... Oyunculuklar, reji, dekor, kime nasıl kostüm, kim dikecek, kim alacak, hangi aksesuar daha işlevsel, sahnenin neresinde ne zaman kim, ne olacak. Işık rejisini toparlamak gerek. Müzikleri aramaya en baştan başlayalım. Tahtakale yapmak lazım. En kolay taşınır, en pratik malzemeleri kullanmak şart. Broşür, afiş tasarımı bitti mi, projeksiyon görüntüleri toplandı mı, duyurular tamam mı, davet edilecekler listesi... Basın bültenleri...
Kocaman bir yığın, ortada toplanmış karman çorman halde birilerinin el atmasını ve bir şeylere dönüşmeyi bekliyor. Her seferinde aynı panik: Nasıl toplanacak herşey! İnşaat gibi işte, koca yığın önümüzde duruyor.
Koca bir heyecan. Açılmayı bekleyen rengarenk dev bir hediye paketi. İçinden neler çıkacak, şimdi bizim de haberdar olmadığımız ne fırlamalıklar sergileyecek içinden çıkanlar...
Koca bir merak. Daha olmamış bir 'şey'in nasıl bulunacağına dair.
Gözleri kocaman açtıran, hep bir ağızdan, tek nefeste bağıra çağıra konuşturan bir heves. Kendi ellerimizden çıkan kelimelerin nasıl canlanacağını bir an önce görmeye dair.
Deli işi. Deli işi ve büyük ihtimalle dünyanın en zevkli işlerinden biri.
Tamam işte, o düşündükçe yoran, 'ortalığı nasıl toplayacağız şimdi?' hissi, o pis obsessif takıntı beynimde dolanmaya başladı ya, demek ki işlerin yola girmesi yakındır.
Oyun başlıyor!!! pek yakında :)

Fotoğraf: Ayhan Bal

2 yorum:

  1. sizinle nasıl iletişime geçebilirim..

    YanıtlaSil
  2. ne sebeple? Bana bir mail adresi bırakırsanız buraya, yazısırız...

    YanıtlaSil