8 Ekim 2009 Perşembe

Sürahinizi renklendirin!


Canınız çeksin de tazecik mis gibi doğal şerbetlerle dolsun mutfaklarınız diye....

Sürahinizi renklendirin!
Gönlümü çelen kanaviçe işli kapağı olmuştu kitabın, adı Kalbin Limon Hali idi. Elif Ayla imzalı öykülere uzanmış, içinden şerbetlerin aktığı, kiminde şen şakrak, kiminde içten içe çınlarken dışarıdan uzun uzun susan kadınların odalarında bulmuştum kendimi. Yalın, dediğini hemencecik deyiveren öykülerdi. Yazarın kadınları meyvelerin, çiçeklerin şenlendirdiği suyla haşır neşirdi, tepsilerinde şerbetlerin ikram edildiği altın günlerinde, duvarlarda herkeslerin unuttuğu tarifleri yankılanıyordu. Su şerbeti, limonlu zencefil, düğün şerbeti, erik, limon, nane ve su... Yazar, Ege’de kokusunu aldığı çiçekleri, otları, meyveleri serpiştirmiş; onlar da aralarında fısıldaşmışlar da öyküler öyle çıkmıştı sanki...
Şimdiyse başka... Bu sefer öykülerin içinden çıkmıyor şerbetler ve tarifleri. Başköşeye kurulmuşlar. Elif Ayla, yine Hayykitap logosuyla yayımlanan yeni kitabı Şerbet ve Hoşaf’ta suya bayram neşesi getiren tariflerine başrolü vermiş. Tam tersini takdim ediyor okura; içinden öykü geçen şerbet tarifleri.Babaannelerin, anneannelerin tel dolaplı, pazen bezle kapatılmış raflı, kilerli mutfaklarında hüküm süren bin bir lezzet ve renkteki şerbetler, Elif Ayla’nın kitabında ‘hatırlanmaya’ ve lıkır lıkır içilmeye hazır...
Söylemek lazım hemen; önümüzdeki bir ‘nostaljik lezzetler’ kitabı değil. Aksine yazarın kendi önsözünden hareketle, bir ‘hatırlama, unutmama’ kitabı. “Asi bir çocuğun, yazmaya başlayıp da isyanlarını su-şeker ve yazıyla yeniden seslendirmesi.” Ya da; “...bir protesto. Gelenekle beslenen, içinden hayatlar akan bir ülke sofrasında gördüğü cola şişelerine isyandır bu kitap. Kimsenin evine gittiğimde (gücenmesin kimse) üzerinde fiyatı yazan bir şişeden, herkes için yapılmış, beni özelliksiz ve değerliksiz kılan, içinde ne olduğunu bile bilmediğim (sırmış) o şeyi içmek istemiyorum. Gelirinin bilmem şu kadarını savaşlara aktaran şirketlerin allayıp pullayıp çocuğumu zehirlemelerini istemiyorum.”
Kişilikli, ne istediğini bilen bir tarif kitabı... Hatırlamak ve yaşatmak üzerine. Her biri kendi öyküsünü anlatan onlarca şerbeti öğrenmek üzerine. Elif Ayla’dan gelen bir davet. Masalara çeyizlerde saklanan sürahileri koymamızı, içlerini rengârenk şuruplarla doldurma daveti.“Kitabıma gelirseniz içeride şerbetler ve hoşaflar bulacaksınız” diye seslenmiş, ‘sevgili okurceğizine’ Elif Ayla. Davete uydum, kitabına gittim; mutfağına, misafir odasına, çocukluğuna ve yazı masasına ilişmiş buldum kendimi. Her bir tarifin içinden çıkan anılara ve minik hikâyelere takıldım. Gül şerbetinin de incir hoşafının da Rumeli şerbeti ‘Hardaliye’nin de anlatacakları varmış da sanki ilk kitapta ağızlarını fazla açamayıp, kadınların iki dudağı ya da iki parmağının el verdiği kadarıyla kendilerini gösterince, yazarın başına üşüşmüşler. “Haydi” demiş o da, “Sıra sizde şimdi. Anlatın kendinizi. Ben dil olurum size, suyla şekerle nasıl bir olduğunuzu yazar, okuyanların ağızlarını sulandırırım. Tek bir şartla ama... Hikâyelerimi de alacaksınız yanınıza...” Kabul etmişler el mahkûm ve kimler gelmemiş ki bu kalabalık misafirliğe: Su şerbeti, pekmezli incir şerbeti, gelincik şerbeti, elma şurubu, frambuaz şerbeti, nurcum şerbeti, incir şırası, koruk şırası, bal şerbeti, kar helvası, güllü nar hoşafı, kayısı hoşafı, ramazan hoşafı, zerdali hoşafı, kara üzüm hoşafı...
Tam olarak böyle olmamıştır belki de. Kim bilir. “Benimki bir masal. Evvel zaman içinde, şerbetlerin musluklardan aktığı, kokuların sokaklardan taştığı o günlerden bir masal...” demiş de yazar, hayalini kurması bize kalmış olsa gerek...Yasemin Çiçeği ŞerbetiMalzeme: 1 derin kap yasemin çiçeği, 1 limon, 3 su bardağı şeker, 5 su bardağı su Yapılışı: Yasemin çiçekleri yapraklarına ayrılır, hırpalamadan sudan geçirilir. Süzülen çiçekler limon suyu ve şekerle güzelce ovulur. Ovulan yapraklar bir seyrek dokumalı tülbende konarak, suya bırakılır. Suda bir gün bekletilen çiçekler sıkılarak sudan çıkarılır. Soğumaya bırakılan şerbet, sulandırmadan da kullanılabilirse de, ben sulandırmayı tercih ediyorum. Yasemin şerbeti sarhoş edici bir rahiyaya sahiptir. Bence dertleşilen dost sohbetlerinin rahatlatıcı içeceğidir. Yasemin Mısır’da çok sevilen bir çiçek. Mısır’a gidecek olanlara, gelirken mutlaka minicik şişelerde satılan yasemin kokularından alın derim. Parmağınızın ucuyla boynunuza dokunduracağınız bir parça yasemin, bütün dünyaya yetecektir ve her nasılsa baskın da değildir. Yasemin, tıpkı kendisi gibi, beyaz, temiz, yok oluverecek gibidir. Üzerinizdeki kokunun tam olarak nereden ve kimden yayıldığı bile belli olmuyor, güvenin. Şerbeti de kendisi gibi, içerken sizi etkiliyor, sanki olduğunuz yerden çıkarıyor, ama içtikten sonra adeta tadını unutturuyor. Afiyet olsun. (Kitaptan) (ŞERBET VE HOŞAFElif Ayla Hayykitap2009) (B.Ç.)